Dersimlilere Göç Darbesi!

Dikkat!

1937 yılında Almanlar tarafından inşa edilen binalar 1949 yılına kadar askeri kışla olarak kullanıldı. Burası Dersim katliamında da üs olarak kullanıldı.

Atatürk 1 Kasım 1936’da Meclisin açılışında yaptığı konuşmasında şunları diyecekti:

“Dâhili işlerimizden en mühim bir safha varsa oda, Dersim meselesidir. Dâhilde bulunan işbu yarayı, bu korkunç çıbanı, ortadan temizleyip koparmak ve kökünden kesmek işi her ne pahasına olursa olsun yapılmalı ve bu hususta en acil kararların alınması için hükümete tam geniş salahiyetler verilmelidir.”

1937 yılında Almanlar tarafından inşa edilen binalar 1949 yılına kadar askeri kışla olarak kullanıldı. Burası Dersim katliamında da üs olarak kullanıldı.

Arşivde bulunan 4 Mayıs 1937 tarihli bir ek (ek 4) belge aynen şöyle:

1937 YILINDA YAPILAN TUNCELİ TENKİL HAREKÂTINA DAİR BAKANLAR KURULU KARARI/GAYET GİZLİDİR.

KARAR

Başvekâlet Kararlar Müdürlüğü/Sayı: 4 Mayıs 1937

Son günlerde Tunceli’de vukua gelen hadiselere dair raporlar 4.5.1937 tarihinde Atatürk’ün ve Mareşal’in huzurları ile tetkik ve mütalaa edilerek aşağıdaki sonuca varılmıştır:

1.Toplanan kuvvetlerle Nazimiye, (okunmadı), Aşağı (okunmadı), Sin, Karaoğlan hattına kadar, şedit ve müessir bir taarruz hareketi ile varılabilir.

2. Bu defa isyan etmiş olan mıntıkadaki halk toplanıp başka yere nakil olunacaktır. Ve bu toplanma ameliyesi de köylere baskın edilerek hem silah toplanacak, hem bu suretle elde edilenler nakledilecektir. Şimdilik (2000)kişinin nakli tertibatı hükümetçe ek alınmıştır.

Mülâhaza:

Sadece taarruz hareketiyle ilerlemekle iktifa ettikçe isyan ocakları daimi olarak yerinde bırakılmış olur. Bunun içindir ki, silah kullanmış olanları ve kullananları yerinde ve sonuna kadar zarar veremeyecek hale getirmek, köyleri kâmilen tahrip etmek ve aileleri uzaklaştırmak lüzumlu görülmüştür.

Not:

Malatya’dan ve Ankara’dan gönderilen kuvvetlerin cepheye vasıl olmaları ve cephedeki kuvvetlerin ufak tefek talimleri ve istirahatleri ve bundan başka Diyarbakır’dan gelecek taburun tavzifi, bütün bunlar düşünülerek bir hafta sonra yani 12 Mayısta ileri harekete başlanabileceği anlaşılmaktadır.

Not:

Paraya acımaksızın içlerinden çok adam kazanıp kullanmaya çalışmak lazımdır.

Aslı gibidir/imza (*9)

Atatürk’ün son başbakanı ve Dersim hadisesinin önemli mimarlarından Celal Bayar şunları anlatır: “Şimdi, Mareşal Erkan-ı Harbiye Reisi (Genelkurmay Başkanı), ben başbakanım, Atatürk malum….Üçümüz Dersim’de yapılan büyük ordu manevralarındayız. Manevranın da sonuna gelmek üzereyiz. Üçümüz bir arada ‘ordunun emniyeti bakımından strateji ne olmalıdır?’ onu görüşüyoruz. Oradaki her şeyi biliyorlar. Hatta şahsen casusları bile biliyorlar. Dersim’in o halde kalırsa her zaman ordunun emniyeti bakımından tehlikeli olacağını görüyorlardı. O sırada biz konuşurken, Dersimlilerin jandarma karakollarımızdan üç-dört tanesini bastıkları haberi geldi. Atatürk’le göz göze geldik. Birbirimizi anlıyorduk. Atatürk benim yüzüme baktı ‘ne olacak?’ dedi. Anlıyorum, orada emniyet tesis edilecek. Ne olursa olsun bana hitap edecekler. Hükümet reisi benim. ‘Anlıyorum bana hitap edişinizin manasını’ dedim. Atatürk; ‘sorumluluğu üzerime alıyorum, vuracağız Dersim’i dedi ve vurduk” (Tercüman 17 Eylül 1986)

Belgelerin kanıtladığı ve Celal Bayar’ın da açıkladığı gibi, Atatürk, bölgede görev yapan casusları dahi tanıyacak kadar işin içindedir. Kutsal devlet refleksidir; Türkiye’de Kürt ve azınlık hakları söz konusu olduğunda sağıyla, soluyla, demokratı, muhafazakârıyla, ırkçısı ve İslamcıyla bir olup aynı tepkiyi gösterirler. Dersim hadisesinde de, Atatürk ve İnönü’nün yanında muhafazakâr Celal Bayar ile İslamcı Mareşal Fevzi Çakmak’ta vardı.

Özür dilemek bir basirettir, Türkiye bu basiretti gösteremediği içindir ki demokrasi yolunda ilerleyemiyor ve kendi iç sorunlarını demokratik bir ortamda çözüp halkıyla barışamıyor. Hep bölünme korkusuyla yaşıyor…

Dersimde, on binlerce masum insan katledildi. Toplu katliamlara girişildi. “Bir insanı bir mermiyle öldürmek pahalıya mal olacağı için daha az maliyetle daha çok insanı nasıl öldürebiliriz” diye toplu katliamlara yöneldiler. Nazilerden alınan Chloracetophenon ve İperit vs. gazları kendi yurttaşına karşı acımasızca kullanarak toplu katliamlar gerçekleştirdiler.

Dersim’de yaşananlar soykırım mı değil mi?

Dersim’de işlenenlerin bir insanlık suçu olup olmadığını, Birleşmiş Milletler (BM) sözleşmesinin 2.maddesine bakarak karar vermek en isabetli olanıdır.

Soykırım Sözleşmesi’nin 2. Maddesi, “bu sözleşme bakımından ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubu kısmen veya tamamen ortadan kaldırmak amacıyla işlenen aşağıdaki fiillerden herhangi biri soykırım suçunu oluşturur” ifadesiyle başlar ve suç teşkil eden fiilleri şöyle sıralar: “a)Grup üyelerini öldürmek, b)Grup üyelerine ciddi bedensel ve zihinsel zarar vermek, c)Grubu, fiziksel varlığını kısmen veya tamamen yok olmasına yol açacak hayat şartlarına tabi tutmak, d) Grup içinde doğumları önlemek amacıyla önlemler almak, e)Grubun çocuklarını bir başka gruba zorla nakletmek”(Desmond:2013)

BM, Sözleşmesi soykırımı böyle tarif eder. Sözleşmenin 2. Maddesinin a, b, c, e şıklarına bakıldığında ve Dersim’de yapılanlarla karşılaştırıldığında, ehli vicdan sahibi ne görürse gerçek odur. Türkiye Cumhuriyeti Dersim’de soykırım suçu işlemiştir, yapması gereken birilerini koruyup inkâr etmek değil, işlenen suçu kabul etmek, Kürt ve Dersim halkından özür dilemektir.

12 Eylül Askeri darbesinden sonra, Kızılbaş Dersimlileri İslamlaştırmaya girişildi ve askerlerin denetiminde “İrşad” toplantıları başlatıldı. Başta kız çocukları olmak üzere çocuklara İmam Hatip okullarına zorunlu kayıtları yaptırıldı. 1984 yılında Kürt Özgürlük Hareketinin ivme kazanmasıyla Dersim’in kırsal kesimi tamamen boşatıldı. Dersimde ana dilde eğitim ve öğretim yasağıyla birlikte halen sürdürülen kültürel vb.  yasaklarla soykırım suçu işlenmeye devam ediyor…

Kaynakça:

1-Dersimi Nuri; Kürdistan Tarihinde Dersim, DAM Yayınları, 2014

2-1- Aslan Şükrü; Sahi, Devlet Dersim’e Giremiyor muydu?  Kürt Tarihi, sayı:17, Mart-Nisan 2015

3-Çağlayangil, İ. Sabri; Anılarım, Yılmaz Yayınları, 1990, İstanbul

4-Fernandes, Desmond; Çev. Attila Tuygan;  Kürt ve Ermeni Soykırımları: Sansür ve İnkârdan İkrara? Pêri Yayınları, 2013, İstanbul

5-Jandarma Umum Kumandanlığı Raporu (1932), Kaynak Yayınları, 2010, İstanbul

BELGELER..

Belge, 1, BCA BMGMK [katalog numarası okunmadı]

Belge,*2,*3,*4,*5,*6, için, BCA BMGMK [ katalog numarası,030 18 01 02 77 70 19]

Belge, *7, BCA BMGMK [Katalog numarası,30 18 01 02 80 92 16

Belge, *8, BCA BMGMK  [katalog numarası 033 83/83 41 7]

Belge, *9, BCA BMGMK [katalog numarası yok]         

Aileler buradan da göçe zorlanıyor

Dersim katliamı sırasında operasyonların merkezi olarak da kullanılan eski askeri binalarda kalan aileler kışın da bastırması ile zor anlar yaşıyor. Köylerden göç ederek buraya yerleşen aileler buradan da göçe zorlanıyor.

Erdogan’in emri ile askeri kışlalar müzeye dönüştürulecek ve oraya zorla yerlestirilen Dersimliler kovulacak…

1937 yılında Soykirim hesabi ile, Almanlar tarafından inşa edilen binalar 1949 yılına kadar askeri kışla olarak kullanıldı. Burası Dersim katliamında da üs olarak kullanıldı. 

Yetkililer, burada kalan 80 ailenin 15 gün içinde boşaltmalarını istedi. İmkanı olan bazı aileler binaları boşaltırken, çoğunun ise halen burada çaresizlik içinde kaldığı ve gidecek yerlerinin olmadığı belirtildi. 

Dersim’e bağlı köylerin boşaltmasıyla birlikte ailelerin gelip binalara yerleştiği ve ayda 25 dolar karşılığında kaldıkları öğrenildi. 

Her ne kadar Dersimliler kışlanın müze olacağından mutlu olsalar da, burada kalan aileler en azından bahar aylarına kadar kalmayı ya da devletin kendilerine 5-6 ay için bir yer bulmasını umuyor.  

Leave a comment